Yazar burada herkesin
hayatına kimse karışamaz özgürlüğü bidir'in altını çizecek. İnsanlar nefret
doldular, özellikle de birbirlerini seven insanlara. Nedeni sanırım kendilerine
sevme-sevilme hakkı tanınmamış olması, -bununla evleneceksin "tamam"-
onun hayatı bu cümle bu cevap kadar. İstiyor ki herkes onun gibi sevmeden
evlensin, kimse huzurlu olamasın, sevmediği erkekten-kadından olan çocuğunu sevmediği
gibi, diğer insanlar da çocuklarını sevmesin… Herkes pervasızca bir diğer insanın
yaşamına karışır oldu, ya bırakın el ele tutuşmayı, sarılmayı, sevgilimle gülerken
"ayıp ayıp" diye bir teyze geldi, ne oldu teyze dedik "sizin
neneniz yok mu" dedi, "var teyze onunla da gülüyoruz biz?"
Şerefsizler vs vs diye hakaret ede ede gitti sonra. Neden yaşıyoruz tüm
bunları? İyice atış serbest oldu çünkü, cesaret geldi, neyin hıncı ama bu?
Neden insanlar bu kadar kolay taciz edilmeye başlandı? Beş para etmez insanlar,
içini görsen lağımdan beter, yaşayışında ahlaklı tek nokta göremezsin kolayca
gelip yanına şöyle yapmayın ayıp diyebiliyor (sen kimsin ulan?) Sevgilimle
Kültür Merkezi'nden ders çıkışı yağmura yakalanıp merkezin önüne sığınıyoruz, alan dar ben
belinden tutuyorum yüz yüzeyiz, güvenlik içeriden çıkıp sataşıyor, o bozuk
ağzıyla herkesin içinde bize "burası kümtür merkezi harakötlörünüze tikkat
edin" diyor. Sen önce kültür demeyi öğren dingil diyemiyoruz tabii,
ne de olsa bir şekilde orada güvenlik görevlisi olmuş, binbir bahaneyle kendini
haklı çıkartabilir, sustuk. (Sustuk derken o an sustuk, sonra güzel bir
dilekçeyle taşıyabildiğimiz her kuruma taşıdık bu görevli tacizini. Bir iki
hafta sonra daha da görmedik bu arkadaşı akıbetini bilmiyoruz) Otobüste yan
yana durursun, genşler hareketlerinize dikkat edinci amcalar yanaşır. Yahu
duruyoruz öylece zaten? Neden şimdi bu üç kuruşluk herif gelip benim sevdiğim
kadının gözlerinde yaşa neden olabiliyor ki? Boğazına sarılıp boğsan suçlu
olursun, cevap versen ne cevap vereceksin bu ucuz insana… Sonra “gençler
duruyor öyle kardeşim ne rahatsız ediyorsun” “bir şey yapmıyorlardı ki”cilerle “gönçler
de harokotlorono dokkat ödöcök canom cık cık”çılar çıkacak ortaya. Cahilliğin
dibine ekmek banıp seni yargılayanlar daha çok sinirlerinle oynayacak sabır
çekeceksin. Geçen haftalarda sevgilim hadi dedi seni bir yere götürcem, Gülhane
Parkı’nın içinden geçince hemen karşıda bir çay bahçesi varmış, gittik, güzeldi
oturduk orada biraz. Dönüşte yine parkın içinden geçerken dedim gelirken zaten
buradan yürüdük, gel şu taraftan gidelim oraları da görelim. Gitmez olaydık.
Surların dibindeki çardakların her birinde bir çift, bu çiftlerdeki kızların
hepsi de türbanlı, geçen insanlardan rahatsız olmadan sevişiyorlar öylece!
(zaten çok az insan geçiyor tenha bi yer) Donakaldık! O kadar rahatlar ki
çocukların bir elleri kızların göğüslerinde, başka bi yerlerinde! Gittik
görevliye şikayet ettik sonra, haberiniz var mı diye sordum önce, var dedi
kafasını öne eğdi. "Baş edemiyoruz ki!" dedi... Burada anlatmak istediğim kapalılar
şöyle-böyle filan değil, anlatmak istediğim insanları dış görünüşlerine göre
yargılamamak. Sen kızını kapatıyorsun, sonra gidip durduk yere başka insanları
yargılıyorsun, günahlarını alıp morallerini bozuyorsun. Ama kendi kızın-oğlun neler
yapıyor haberdar değilsin. Başı açık diye günahkar, başı kapalı diye melek
olmuyor insanlar. En azından, Allah’a oynuyorsunuz ama kandırabildiğinizi hiç
sanmıyorum. Bu kadar…
Ersin Perk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder