6 Haziran 2014 Cuma

DOKTOR SORUNSALI




  Siz hiç öldünüz mü?


Fiziken olmak zorunda değil, sevdiğiniz biri acı içinde kıvranırken bulabildiğiniz en yakın devlet hastanesine onu götürdüğünüzde, ya da siz acı içinde kıvranarak bir devlet hastanesine gittiğinizde nasıl muamele gördünüz?


Size malesef çok sık karşılaştığım bir kaç olaydan bahsetmek istiyorum. Devlet hastanesine , ameliyat olmam gerektiğini öğrendiğim için, gerekli tetkikleri yaptırmak üzere gittim en son. Henüz öğle arasına yarım saat vardı ve benim işlemlerimi bir an önce halledip ameliyatı mümkün olan en kısa zamanda olmam gerekiyordu. En azından doktorların söylediği buydu. Fakat hastaneye vardığımda değil doktor, yedi katın hiç birinde bir danışma personeli bile yoktu. Bulabildiğim tek görevliye tüm personelin nerede olduğunu sordum. Üstelik sancılarım iyice arttığı için güçlükle kendimi toplamış, zor bela hastaneye ulaşmış, ayakta durmakta bile zorlanıyordum. Görevliden aldığım cevap tahammül sınırını zorlar cinstendi: Yemeğe çıktılar yemek saati. Çıldırıp cinnet getirip doktorlara hastanelerde bulaşan insanlar bi an gözümün önüne geldi. Empatinin dibine vurdum. O bir saniye büyüdü saatler oldu. Hemen müdahale edilmezse, annemi, babamı, veya bir sevdiğimi kaybedeceğimi ve hastanedeki herkesin henüz mola saati olmadığı halde çıktığını hayal ettim. O hastaneyi başlarına yıkardım heralde.


Kendime geldiğimde bulabildiğim tek görevli pişkin pişkin yüzüme bakıyordu. Bense ağrıdan iki büklüm bir halde, ' Yemeğe daha yarım saat var, burdan elini kolunu sallayarak nasıl çıkarlar? Bu insanlar banka için beklemiyor, kargo göndermek için beklemiyorlar. Hastalar! Burayı tüm mercilere şikayet edeceğim' diyebildim. Nitekim yaptım da. Sağlık bakanlığına hem 184 nolu telefondan hem de yazılı olarak şikayette bulundum. İlgileneceklerinden şüpheli yaptığımı da belirtmek isterim.


Şimdi, on bin yıl okula gidip tıp okuyup doktor olan arkadaşlar. Savunmanız; biz nelerle uğraşıyoruz, saatlerce nöbette oluyoruz uykusuz, cahil onca insan var, her türlü pisliğini çekiyoruz bu mesleğin vb. olacaktır. Olamaz. Sen o fakülteyi eşe dosta hava atarım, ailemin süksesi olur kızım/oğlum tıp okudu doktor oldu diye, veya tıp okurum mis gibi maaşımı da alırım sırtımı da devlete veririm rahat ederim diye tercih etmeyeceksin. Sen o tercihleri yaparken de, o okula giderken de, o yemini ederken de sadece istediğin için, her türlü zorluğu bile bile, yaptığın işin hakkını vere vere hareket edeceksin. Diğer meslekleri asla küçümsediğim için söylemiyorum ama sana ceket emanet edilmiyor, ya da araba emanet edilmiyor. Can bakıyorsun sen ya!


Hiç bir bahane benim gözümde değerli değildir. Sen doktorsan, canı yanan insan senin yanında kıvranırken iş arkadaşınla internetten aldığın ayakkabının muhabbetini yapamazsın! Sen doktorsan saatinde yemeğe çıkıp, hatta gerekirse sana emanet edilen can için yemeyeceksin o yemeği. Sen sigaranı rahat içebil diye 80 yaşındaki kadını bekletmeyeceksin kapının önünde! Sen doktorsan, bütün hastalarına aynı ehemmiyeti göstereceksin! Dayının oğlunun canı benim annemden daha değerli değil!



He ne demiştiniz bu arada sevgili hükümet? Sağlıkta iyileştirmeler yaptınız dimi? Siz o iyileştirmeleri yaptığınızı zannederken kimse iyileşemedi, bizi daha da hasta ettiniz...






  TÜLAY IŞIKDEMİR