10 Ekim 2013 Perşembe

ÖLME LAN!

20 DALDA OSKAR’A ADAYIM!

sigara, ersin perk, ölüm, karikatür, en komik karikatür, sigaranın zararları


Evet, artık bıraktığım ve içmediğim o 20 dal sigaranın her dalı için ayrı ayrı ödüllendiriyorum kendimi… Zaten başlamanın hata olduğu bir şeyi, sonrasında bitirdiğinizde o sizin ödülünüz oluyor, ben de bitirdim… O beni bitireceğine, ben onu bitirdim…

Ne zaman başladım, neden gerek duydum bunu asla anlamadım, kimse anlamadı, benim sigara içiyor olmam  Acun Ilıcalı’nın tutmayan bir televizyon projesi yapması ihtimaliyle aynıydı çünkü! Evin içinde sigara içirmeyen, sigara içiyor diye babasını odanın dışarısına postalayan, sigara içilen ortamda 2 dakika durmayıp orayı terkeden ben, nasıl sigara içebilirdim ki? Lise yıllarında bolca arkadaşları tarafından uzatıldığı halde “Dur lan bi neymiş bu, nasıl bişeymiş acaba” diye gram merak ve istek duymayan bir insan olarak, lise bittiğinde nasıl bir gaflete düştüysem içiverdim… Gizli gizli içiyor olmak, o dumanın içe çekildiğinde oluşan tatlı baş dönmesi, daha sonrasında işi daha cazip hale getirmişti… Ama işin bir de görünmeyen taraflarının olduğunu o toy beyin nereden kavrayabilirdi ki! Bizimkiler öğrenmesin bilmesin diye aylarca uğraşmanın sonucunda bir gün ele verdim tabii kendimi, ayakkabı kutusunun içinde bir sigara paketi yakalamıştı annem, ilk etapta olayı iyi kıvırmıştım, o sıralar abim askerdeydi “Yaaa anne ben sigara içer miyim hiç, abimin paketidir unutmuştur” gibisinden olayı başımdan savuşturmuştum; fakat gerizekalı gibi o paketten içmeye devam etmemeliydim tabi… Hal böyle olunca benim içtiğim anlaşılmış, yakalanmıştım, bir süre üzerimde eziyet olsa da yakalanmak beni çok da rahatlamıştı diğer taraftan, e zaten biliyorlardı ve artık kimseden saklamak-saklanmak zorunda değildim… Çok kısa zamanda sigara artık bir keyif olmaktan çıkıp, alışkanlığa, ufak çapta bağımlılığa dönüşmüştü, ilk günkü gibi bir baş dönmesi tadı, bir rahatlama sağlamıyordu artık, kendini bana iyi kakalamıştı, ben bu durumdan hiç hoşlanmasam da o artık her gün daha da fazla tükettiriyordu kendini, beni de yavaş yavaş ama derinden tüketmeye başlamıştı…

Tükene tükene yaklaşık 8 sene geçti, sonunda ufak çaplı kalpte çarpıntılar, nefes darlıkları, uyuşukluk, hayattan keyif alamama, berbat kokusu da cabası olduğu halde bir insana dönüşmüş buldum kendimi, bana tüm bunları yaparken benim garezim ne olabilirdi ki hala bu tek taraflı bile olmayan dostluğun peşindeydim, hem de bu kadar uzun yıllardır… Nasıl bir hipnoz bu? Ne çeşit büyü yani… Artık kanın bile vücudunda yavaş döndüğünü, hatta damarlarının tıkanıklığından dolayı kan akışının zar zor gerçekleştiğini bile hisseder vaziyete gelebiliyorsun… Ölümün yaklaştığını kalbinin çırpınışlarından anlayabiliyorsun… Peki derdin ne senin!

Neden belirli periyodlarla bir ibadetmişçesine alıp yakıyorsun o parmak kadar şeyi, peki hangi işkence bir insanın kendini yavaş yavaş yok etmesinden daha ağır, peki hangi ölüm bu kadar yavaş ve sinsice daha da acıklısı, bu kadar “BOŞ” olabilir…

Ben bırakma kararı verir vermez twitter’den paylaşmıştım bu kararımı, o günden beridir asla gün filan da saymadım, ne bir kriz geldi, ne de sigara içme isteği, ne de sigara içeni gördüğümde Yüzüklerin Efendisi’ndeki Gollum gibi içten içe ona sahip olma isteği… E ama daha önce de bırakmıştım ben sigarayı? Hiç bu kadar rahat değildim, sinirden etrafa sarıyordum, nevrim dönüyor gözlerim buğulanıyordu arada göremiyordum, sigara içenleri gördüğümde hemen canım istiyordu ve bana da verin deyip hemen çiğniyordum bırakma kararımı… Hakikaten çok zor… Ama lütfen bir düşünün, yıllarca içmiş biri olarak kendime de söylüyorum elbette, düşünelim, bu kendimize yaptığımız kötülüğü başka kim bize yapabilir, içimize duman çekip kendimizi zehirliyoruz, bunu hangi akla hizmet yapıyoruz bir düşünelim lütfen, dünyada en değerli şeylerden biri sağlıkken, hatta en önemlisi sağlıkken neden bu şekilde önemsiz ve bize bir faydası olmayan bir şey ile pervasızca oynuyoruz sağlığımızla, zorumuz ne bizim, neden yılda milyarlarca para harcayarak kendi sonumuzu hazırlıyoruz… Evet bu gibi şeyler maalesef ki bana da geyik geliyordu, televizyonda sigara ile ilgili reklamları görünce gidip sırf o reklamlara inat bir sigara yakıp ohh diyordum, sigarayı bıraktırma hattını görüp arkadaş taktılar sigaraya içicem ben kime ne diye hırs yapıyordum… Fakat, sakin bir kafayla düşününce baktım ki, bu şekilde inatlaşmanın ne başkalarına zararı ne de kendime bir faydası var, gene kendime ediyorum edeceğimi…

Twitter’e yazdığım sigarayı bırakma tivitine şu an baktım, tarih 23 Aralık 2012… O gün hangi ruh haliyle bıraktığımı da ekleyerek yavaş yavaş yazıma son vereyim…

Sigaram gelmişti gene akşamüzeri ve kalkıp sigara içmeye balkona çıkmıştım, o anlar çok acaip, sigara içmen gerektiğine karar verip, gidip içiyorsun… Halbuki insanın yaratılışında öyle bir ihtiyaç yok, içine o pis dumanı çekmezsen onun eksikliğinden ölmeyeceksin yani, hatta tam tersi o dumana devam edersen ölme ihtimalin var yani… Ne bileyim, su içmek bir ihtiyaçtır, yemek yemek, tuvalet bir ihtiyaçtır, üremek, öğrenmek, nefes almak vs vs hepsi bi şekilde ihtiyaç ama ya o pis dumanı içine soluyup, geri dışarı üfürmek? O ise bile bile intihardır, sigara içen birini gördüğümüzde intihar eden insana yaptığımız muameleyi yapabiliriz mesela, “-DUR, HAYAT ÇOK GÜZEL, ATLAMAA! NE DERDİN VARSA ÇÖZÜLÜR YAPMAA! –Olm ne bağrıyorsun kulağımın dibinde manyaklaşma! –ÇEKME ONU İÇİNE, DUMAN SOLUMA DAHA ÖNÜNDE UZUUN SENELER VAR!” gibi… Neyse, gene o berbat anlardan biri gelmiş ve ben gene sahibimin peşine takılmış, duman seansına yol almıştım, balkonda sigaramı içerken, o an annem mutfağa girdi, aramızda sadece cam var, o içeride ben dışarıda, mutfağa girdi ve bi an bana bakıp yüzünü çevirdi ve daha da bakmadı ya da bakamadı… Annem işini halledip mutfaktan çıktığında anladım ki, artık benim elimde sigara gördüğünde anne yüreği bunu kaldırmıyordu, oğlunu ne kadar vazgeçirmeye çalışsa da vazgeçirememiş, ne diller döktüyse olmamıştı ve gözlerinin önünde kendini tüketiyor, sağlığıyla oynuyordu… İkinci kez bakamamıştı o an annem bana!.. Bense sigarayı söndürürken saniye bile düşünmemiş ve kararımı vermiştim artık… Bu sefer neden bırakmakta zorlanmadığımı da ilginç bir şekilde test etmiş oldum… Çünkü, önceden bırakmak için bırakıyordum, bu sefer sigaralı 8 yılı elekten geçirmiş, bırakmam gerektiğini mantıklı sebeplere dayandırarak gerçekleştirmiştim eylemimi… 

Son olarak diyeceğim şudur ki, lütfen hayatı kendimize bu şekilde zehir etmeyelim, gene de tercih bizim elbette, sevgiler


3 yorum:

  1. güzel bir yazı olmuş
    http://www.byblok.blogspot.com

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Çok Güzel Bi Yazı Abicim!!

    Blogum : http://ronidnc.blogspot.com

    Twitter: Çok Güzel Bi Yazı Abicim!!

    Blogum : http://ronidnc.blogspot.com

    Twitter: twitter.com/dncroni

    YanıtlaSil